28 Mayıs 2013 Salı

Anılar aşka, aşk ise ölüme sebeptir!

Sevgilim..

Her sabah olduğu gibi yine erkenden geldim evinin önüne. Birazdan çıkacaksın. Birazdan, ağır çekimde rüzgarda dalgalanan saçlarını savurarak, bir pınar gibi akacaksın merdivenlerden. Ben ise seni izleyeceğim farkettirmeden yine, izleyeceğim seher yeli gibi geçişini içimden.


Başından beri hayran olduğum gibi yine hayran olacağım sana. Yine okşayacağım uzaktan uzağa ipek saçlarını. Baldıran zehri gibi içerek sensizliği gözlerinin hayalinde kaybolacağım yine. Esrarınla hülyalara dalacağım yine,  çıplakayak koşacağım sen ormanında,  farketmesende sen varlığımı, yok olacağım o eşsiz varlığında yine. 


Bir üst sınıftaki o çocuğa büyülenmiş gibi bakarken sen, ben  yine kalın camlı gözlüklerimin arkasından bakacağım ceylan gözlerine. Kaçıracağım sonra gözlerimi sana farkettirmeden. Dalıp dalıp gideceğim  önümdeki deftere, sileceğim gözlerimi kimse görmeden.


Kırmızı saçlarımı, çilli suratımı, bozuk gözlerimi saklamaya çalışacağım senden. Yamalı çoraplarım gibi saklayacağım paramparça yüreğimi senden.  Okul gezilerine katılmayacağım seninle, inşaattan düşüp sakatlanan babama, gündeliğe giden anneme, okulu bırakıp çalışan abime bahsetmeyeceğim senden. Başında ders çalıştığım kömür sobasına atacağım tüm duygularımı, kurumuş bir ağaç gibi kırarak çocukluğumu, büyüyeceğim sensizliğinle bir anda.


Yıllar geçip, okul bitip, sen evlendiğinde o çocukla, hatırlamayacağım seni, asla duymayacağım içimde haykıran çaresizliğimi, kaybedişimi. Mazinin tozlu raflarına kaldıracağım anılarımı, çünkü anılar aşka, aşk ise ölüme sepeptir...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder